sor çöz yöntemi, dr ekrem çulfa, Ekrem, Culfa, Aile, Danışmanı, ilişki, uzmanı, Çift, Evlilik, Terapisti, Uzmani, Danışman, yaşam, koçu, koç, koçluk
Uzman Klinik Psikolog Sabiha Sabiha Işık 0530 122 11 02
sabihaisik@outlook.com
Sosyal medya bağımlılığı nedir? Sosyal medya modern insanın toplumsal uyumunu nasıl etkiler?
11/01/2022 Sosyal medya bağımlılığı nedir?
Sosyal medya modern insanın toplumsal uyumunu nasıl etkiler? Sosyal medya bağımlılığı son 10
senedir psikiyatride sınıflandırma klavuzuna tanı olarak girdi. Davranışsal
bağımlılık olarak biliniyor. Yani dijital bağımlılık. Bu bağımlılıkta kişi
tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi onunla fazla zaman geçirme, ulaşamadığı
zaman krize girme, ulaşamadığı zaman yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması ve
boşa çıkan bırakma deneyimleri var kişinin ve gittikçe daha uzun süre kullanma
var ve aşırı zihinsel uğraş var bununla ilgili ve günlük yaşam aktivitelerini
bu ödül maddesi ile aşırı kullanma var. Bunlar bağımlılığın kriterleri. Bu
kriterlerin aynısı sosyal medyada da var. Sosyal medya bağımlılık noktasına
geldiği zaman artık bu beyinde ödül yetmezliği sendromu olarak kabul ediliyor.
Bu kişinin beyni ödüle doymuyor. Hatta öyle bağımlılık olguları var ki kişi
sosyal medya ile uğraşmaktan odasından çıkmıyor. Tutkulu bir şekilde bağlanmak
var. Sosyal medya bağımlılığı bu derece basit bir bağlanmadan şiddetli bir
bağımlılığa kadar tutsaklığa kadar etki yapabiliyor. Dijitalleşme sosyal ilişkileri ve
bireysel iletişimi nasıl etkiliyor? Şunu hepimizin kabul etmesi
gerekir ki bir dijital nesil var şuanda. Şuan ki z kuşağı denilen 30 yaşına
kadar olan nesil dijital bir nesildir. Bu nesil hayatın yerlisi bizler ise
göçmeniz. Bunu bilmek gerekir. Bu nesil bunun içinde doğdu ve bunun içinde
bütün hayatla iletişimi dünya ile iletişimi bunun içinde öğrendiler. Dijitalleşme
nedeniyle bu yeni neslin olaylara bakış tarzları, algılayış tarzları, farklı
düşünce tarzları, farklı sorun çözme tarzları farklı. Bu gençler özellikle tek
ilgi alanı dijital dünya ise tehlike başlıyor ama belli bir amacı varsa gencin
ve bir müdahale varsa, yaşamda mesleki amaçları da olabilir. Bireysel
amaçlarının dışında sosyal amaçları da olması lazım bir insanın. Vatan için ne
yapacağım? Hayatım için ne yapacağım? Geleceğim için ne yapacağım? İnsanlık
için ne yapacağım? Yaratılış için ne yapacağım? Bu soruları da soruyorsa böyle
anlamlı yaşamayı bilen kimse sosyal medyanın tuzağına düşmez. Sosyal medya bu
çağın son derece hayatı kolaylaştıran bir tekniktir. Önemli olan bunu belli bir
amaca yönelik kullanmayı başarabilmektir. Sosyal medyadan verim almak insan
beyninin gerçeklik algısını ve ödül ceza sistemini nasıl etkilemektedir? Sosyal medya akıllı telefon ya da
bilgisayarda çeşitli hesaplarda iletişim kuruyorsunuz. Bu farklı bir sanal
gerçeklik. İnsanın zihninin çalışmasında üç gerçeklik vardır. Birincisi rüya gerçeklik. Rüyadan uyanınca
insan burası neresi ben neredeyim der ve alacakaranlık dönemi vardır sonra
rüyaymış bu deyip rahatlar ya da rüyasına göre yorum yapar. İkinci gerçeklik
hayal gerçeklik. Kişi kendini hayal dünyasına kaptırır saatlerce hayal kurar
düşünür ayrı bir dünyada gibidir. Gerçeklerle yüzleşince bu hayal der hayatına
devam eder. Üçüncüsü ise fiziksel gerçeklik, yaşadığımız gerçeklik. Şimdi de
buna sanal gerçeklik eklendi. Sanal gerçeklik hayal gerçekliğin bir versiyonu.
Burada ayrı bir dinamik var. Kişi kendini gerçek hayatta zannediyor ama rüyanın
içinde uyanık zanneden bir kimse gibi. Orada evin güvenli ortamında güvensiz
alanlara gidebiliyor. Evin güvenli ortamında yaşına uygun olmayan erotik
materyallerle karşılaşabiliyor. Şiddet uygulayabiliyor, birçok insanları
öldürebiliyor. Bunu yaparken de beyni normal insan beyni. Haz duyuyor, öfke
duyuyor, korku duyuyor. O yaşta bir insanın karşılaşamayacağı, yaşayamayacağı şeyleri
sanal bir ortamda yaşıyor. Böyle bir durum insanın beynini nasıl etkiliyor? Şu
anda bu konuda bilimsel birçok araştırmalar var. Sanal dünya ile dijital
dünyaya çok fazla haşır neşir olmuş kimseler otizme benzer haller yaşıyorlar.
Sosyal izolasyon var. Psikolojik izolasyon var. Farklı bir dünyda yaşar gibi
değişik insan tipi ortaya çıkmaya başladı. Sosyal medyanın insanı
yalnızlaştırmasının psikolojik bozukluklarla ne tür bir ilişkisi vardır?
Depresyonun oluşumundaki rolü nedir? Tek ilgi alanı gibi sosyal
medyayla uğraşan kişiler genellikle sosyal medya ile uğraşırken başka konulardan
haz almamaya başlıyorlar. Tek ilgi alanı o oluyor. Genelde en çok karşılaşılan
sorun sosyal izolasyon ve psikolojik izolasyon. Manchester üniversitesinde
55000 kişi üzerinde yapılan çalışmaya göre 16-24 yaşları arasında gençlerde
tespit edilen bilgilere göre evde yalnız ve farklı bir gerçeklikte yaşıyorlar.
Bu kişilerin yaşam felsefesi ve alışveriş davranışı değişmiş. Bu kişiler artık
marka kıyafet almıyorlar. Böyle ciddi bir nesil oluşmuş. Yatırımlarını sadece
elektronik malzemelere yapıyorlar. Marka kıyafet ayakkabı almadıkları için
Amerika ve İngiltere’de bu mağazalarda satışları düşmüş. Böyle bir marjinal kaynaklı
ciddi bir gurup oluşturdu ve bu kişiler sosyal kaçınmaları nedeniyle farklı bir
yaşam biçimleri oluşturmaları nedeniyle kendilerine dinde milli ideolojik
aidiyetlere, evlenmeye ne gerek var evliliği ayak bağı gibi görüyorlar. 5-10
sene bir ev almak için niye katlanayım ki diyorlar. Böyle bir neslin doğmasına
sebep oldu bu iletişim teknolojilerinin şuandaki kullanım biçimi. Sosyal medyayı kullanan
kullanıcılar paylaşmış olduğu içeriklerle diğer insanlara model oluşturuyor mu? Sosyal medyayı kullanan
kullanıcılar evde anne baba çocuklar var diyelim çocuklar 10 yaşın altında
ilkokul döneminde. Çocuğun özellikle gerçeklik algısı soyut düşünme becerisi
6-9 yaş arasında oluşuyor. Bu çocuklar anne babanın söylediklerine değil
yaptıklarına bakarlar. Anne baba eve geldiği zaman hemen bilgisayarın başına
geçiyorsa veya elinde cep telefonu varsa çocukta bir müddet sonra anneye babaya
bakıyor oynamıyor halbuki oyun bilimsel olarak çocuğun en ciddi işidir. Çocuk
ruh sağlığında oynamak ve sevmek olarak özetlenir. Çocuk tek başına oynamak
gibi bir döneme giriyor. Bu tek başına oynayan çocuklarda otizmden şüpheleniriz.
Eğer anne baba çocuğuyla birlikte zaman geçirmiyorsa mesafesiz terk ediş
diyoruz. Anne baba aynı evdeler ama çocuklar terk edilmiş gibi yaşıyorlar bir
duygusal ihmal var. Böyle olduğu zaman çocukta bağlanma bozukluğu oluşuyor.
Dışarıda bir çete veya yanlış bir arkadaş ya da ona ilgi gösteren internette
güzel sözler söyleyen birisine kaptırıyor kendisini. Yanlış kişiye bağlanıyor.
Evde bağlanma ihtiyacını karşılayamıyorsa çocuk ve anne baba önemsemiyorsa ilgi
gösteren ilk kişiye bağlanır. Birçok çocuk tacizlerine vs baktığımızda evde
ilgisiz ihmal olan aileler olduğunu görürüz ya da fazla baskıcı çocuğun her
şeyine karışan ailelerde de benzer ihmal durumu ortaya çıkabilir. Çocuk anne ve
babanın aynasıdır. İbni halduna soruyorlar çocuğumuzu nasıl yetiştirelim? Diye
çocuğunuzu şöyle ya da böyle yetiştirmek için özel bir akıl almanıza gerek yok.
Siz nasılsanız çocuğunuz öyle olur diyor. Çocuğunuzu yetiştirmek yerine
kendinizi yetiştirin. Çocuğunuzu yetiştirirken eğitirken önce değiştirmeye
düzeltmeye kendimizden başlamamız gerekiyor. Bunu yaparsak çocuğumuz da
farkında olmadan taklit tekrar yöntemiyle bizi modeller ve kendisini
geliştirmiş olur. Sosyal medya kişilerin öz
kimliklerini saklamak için bir araç haline mi gelmiştir? Sosyal medyada genellikle evin
güvenli ortamında kişi kendi kimliğini saklayabiliyor. Farklı kimliklerde bazen
kadın, bazen erkek bazen cinsel kimlik ile ilgili kimliklerini saklayarak
sosyal medyada karşı tarafa her türlü manipülasyonu yapıyor. Böyle durumlarda
da bazen inanılmayacak kadar güzel sözlere inanabilecek kimseler her zaman
vardır. Bunlar duygusal açlığı olan kişilerdir. Yaldızlı sözlere çekici sözlere
kolaylıkla inanırlar. Bu kişilerle buluşup istismar ediyorlar. Kimlik saklayan
kişiler tam kötücül niyeti olan kişilerin çok istediği elverişli bir alem sanal
dünya. Şuanda bu çağda şeytanın işi çok kolaylaştı diyebiliriz. Çünkü internet
onlara da çok yarıyor. Kişiler sosyal medyayı yeni bir
suni kimlik oluşturmak için kullanıyor olabilir mi? Gençlik dönemi, ergenlik dönemi
erken ergenlik dönemi var 11-12 yaşlarında başlıyor. Bu 22 yaşına kadar sürüyor
olgunluk dönemine geçiş. Bu gençlik döneminde hatta bazı psikoloji ekolleri
ergenlik dönemine normal şizofratif dönem diyor. Yani genç ben kimim, nereye
yönelmeliyim, niçin sorularını sorar. Genç kendini arayıp bulma dönemidir.
Bunun için kimlik karmaşası kimlik kaosu yaşar. Bu kaos çersinde kendi
kimliğini oluşturur. Blu çağı deliliğin bir şubesidir. Blu çağı akıldan çok
duyguların baskın olduğu dönemidir. Gel gitleri çoktur. Sabah fırtınalar yaşar,
öğleden sonra liseli aşık olur. Böyle
fırtınalı bir dönemdir. Bu dönemin böyle olmasını da biyolojik doğamıza
borçluyuz. Bunu hormonların sebep olduğu biyolojik olarak böyle bir mekanizma
ile yaratılmışız. Ne oluyor? Bedenimiz hızla gelişiyor birden ama ruh yapımız
ona paralel gelişmiyor. Böyle olunca çocuk mantığı bir şey söylüyor, duyguları
bir şey söylüyor gel gitler yaşıyor. Eğer burada genç o kararsız döneminde
karşılarında iyi referans noktaları varsa anneye babaya bakıyor kendi çizgisini
buluyor. Bunun için rol model kişiler ergenlikte çok önemli. Sosyal medya böyle
durumlarda ailede rol model olacak kişi, anne baba amca hala dayı teyze gibi
çocukla birlikte zaman geçiren onu dinleyebilen ona yol arkadaşı olabilen
kişiler varsa böyle bir sosyal desteği varsa o genç çok fazla büyük hatalar
yapmadan toparlar, bir iki yalpalar sonra düz çizgiyi bulur. Sosyal medya bu
anda gencin hata yapma potansiyelini de arttırıyor ama hayatta güzel şeyler
öğrenme potansiyelini de arttırıyor. Gence biz burada arabayı kullanmayı
öğretir gibi kendini yönetmeyi öğretmemiz lazım. Özellikle duyguları regüle
etmeyi öğretmemiz gerekiyor. Bunu öğrettiğimiz zaman genç bu dönemi daha
sağlıklı geçirir. Daha az hata yapar ama muhakkak gençlik hataları yapar. Olgun
bir genç bile gençlik hataları yapar. Bir gencin hata yapmaması normal
değildir. Anormal bir durumdur. Duygularını bastıran, çok hanım hanımcık olan
gençler ergenlikten sonra birden ters bir kimliğe girebiliyorlar. Farklı bir
şey yaşıyorlar. Hatta buna anadoluda kabak çiçeği gibi açıldı derler. Hep
kontrollü büyütülmüş sera çiçeği gibi büyütülmüş kişi şartlar ortaya çıktığı
zaman artık rol yapmayı bırakır. Sosyal medyanın kısıtlanması
noktasında ebeveynlere bir tavsiyeniz var mı? Sosyal medya şuanda ne kadar
kısıtlanabilir. Sosyal medyadan mahrum edilerek, bilgisayar televizyondan
mahrum edilerek çocuğumuzu büyütebiliriz. Birçok aile bunu yapıyor ama kendisi
de oturuyor evde seyretmiyor, dinlemiyor.
Fakat bu kadar steril bir çocuk büyütebilmek hoş olurdu. Ama mümkün
değil. Çünkü şuna benziyor bu. Bazı titiz anne babalar çocuklarını okul öncesi
döneme dek her şeyi kaynatarak verirler, hiç nezle bile olmamıştır çocuklar,
hep korurlar ama çocuk okula başladığı zaman sık sık hasta olmaya başlar. Çünkü
bağışıklık sistemi daha önce mikropla tanışmadığı için normal ortamda olan
zararsız mikroplar bile onu hasta etmeye başlar. Bu kişinin steril bir şekilde
büyütülmesine bağlı bir durumdur. Bağışıklık sistemi aşılanmamıştır. Aynı
şekilde hayatta kötülüklere karşı da aşılanmamız gerekiyor. Ama bu bilerek
aşılanma olmuyor. Çocuğun gencin yanında olduğumuzu hissettirecek ama onu düşme
yaralanırsın, koşma terleyip hasta olursun gibi aşırı koruyucu büyüttüğümüz
zaman o çocuk er geç ergenliğe girecek, er geç sosyal ortamla karşılaşacak,
yalan söyleyen insanlarla karşılaşacak, kötülerle karşılaşacak. Onlara nasıl
yapacağını bilmeyecek. Bilmediği zaman da yanlış kararlar verecek ve tuzaklara
düşecek. Bu nedenle çocuğunuzu küçük
yaşta ona zarar vermeyecek şekilde normal hayatı yaşarken karşılaştığı
kötülükleri yanlışı konuşma yöntemi ile anne baba çocuğuyla konuşursa çocuk
hayata karşı psikolojik bağışıklık sistemini güçlendirmiş olur. Çocuk olayları
kendi gemisinin kaptanı olabilecek şekilde yönetmeye başlar. Anne ve babalık
çocuğu mutlu etmek değil, çocuğu hayata hazırlamaktır. Buda hayatın acı
yönlerini de tatlı yönlerini de onun yaşamasına fırsat vermek gerekir. Önüne
çıkan sıkıntılar karşında aman kaç aman dokunma demeyelim onu nasıl çözeceğini,
engeli nasıl aşacağını öğretelim. Hedefine nasıl ilerleyeceğini öğretelim.
Uçurtmayı uçururken nasıl öğretiyoruz çocuğa. Uçurtmayı ne uçurtur. Biz hep
rüzgar uçurtur deriz, halbuki uçurtmayı rüzgar uçurtmaz, uçurtmanın rüzgara
karşı durabilme gücü onu uçurtur. Çocuğa bu uçurtmayı öğrettiğimiz gibi hayatın
fırtınalarına karşı durmayı da öğreteceğiz. Çocuğumuzu hayatta dayanıklılık
eğitimi tarzında hayata hazırlarsak çocuğu sosyal medyadan kaçırmak izole etmek
yerine ona yol arkadaşı ve yol rehberi olmak anne babanın görevidir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022 |
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve |
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022 |
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin |
Göç’ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022 |
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken |
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022 |
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdi |
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı - 14/06/2022 |
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı Bir davranışı problem olarak değerlendirmenin belli objektif ölçüleri vardır. Davranışın değerlendirilmesi sırasında; |
Otizm nedir? - 10/06/2022 |
Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alır. Otizm belirtileri nelerdir |
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022 |
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğu |
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022 |
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve taklit ed |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g |
Devamı |