sor çöz yöntemi, dr ekrem çulfa, Ekrem, Culfa, Aile, Danışmanı, ilişki, uzmanı, Çift, Evlilik, Terapisti, Uzmani, Danışman, yaşam, koçu, koç, koçluk
Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra Kara 05557493919
busra.kara@icloud.com
İLİŞKİ DOYUMU VE EVLİLİK BEKLENTİSİ
14/11/2021
İnsanlar sosyal
varlıklardır. Buna bağlı olarak yakın ilişkiler içinde olmak, bireyin hayatına
anlam katmakta, fiziksel ve duygusal gereksinimlerini karşılamaktadır. Ebeveyn
ilişkileri, kardeş ilişkileri, arkadaş ilişkileri ve akran ilişkileri bu
başlığın altına girerken ek olarak sevgi ve aşk duygularını barındıran romantik
ilişkiler de yakın ilişkiler başlığı altına girmektedir. Romantik ilişkiler
bağlanma, aitlik, duygusal destek gibi özellikleri barındıran bireylerin
bedensel, ruhsal, zihinsel anlamlarda birleşme gerçekleştirebilecekleri evlilik
yolunda attıkları bir adımdır. Kişisel, toplumsal ve yasal olanaklarla
partnerlerin birbirlerini tanıma ve birbirleriyle anlaşma durumlarını
değerlendirmelerine olanak sağlayan sözlülük, nişanlılık gibi dönemleri de içermektedir.
Sözlülük, nişanlılık dönemlerini takiben sürecin evliliğe varması beklenmektedir.
Romantik ilişkiler bireylere sosyal açıdan gelişmeleri, çevreyle uyum içinde
olmaları, maddi manevi doyum sağlamaları ve hayata dair sorumluluklarının
bilincinde olmaları açısından katkı sağlamaktadır. Romantik ilişkilerin
devamlılığının ilişkiden doyum almak ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.
İlişkilerinden doyum sağlayan bireyler daha uzun süreli ilişkiler
yaşayabilmektedirler. İlişki doyumu, bireyin ilişkisinin kalitesi hakkındaki
bireysel değerlendirmelerini ifade eden duygu, düşünce ve davranışlarının
bütünüdür. Bu değerlendirmeler olumlu yönde ise ilişkiden doyum elde edildiği,
olumsuz yönde ise doyum elde edilmediği anlamına gelmektedir. Sürdürülebilir
sağlıklı bir ilişki için çiftlerin yakın ilişkilerinden doyum sağlamalarının
önemli olduğu sonucuna varılabilmektedir. İlişki doyumunun evliliğe ilişkin
beklentiler, evliliğe yönelik tutumlar ve bağlanma stilleri değişkenleriyle
ilişkili olmaktadır. Evlilik beklentisi,
bireylerin evliliklerinde kendilerini çift olarak görmeyi düşledikleri halleri
olarak açıklanmaktadır. Beklentiler, çiftlerin evliliğe yönelik inançlarını,
evlilik yaşamlarında üstlenecekleri rolleri barındırmaktadır. Çiftlerin
evliliğe ilişkin beklentileri, ilişkinin kalitesinin ve ilişki doyumunun
yordayıcılarındandır. Evliliğe yönelik gerçekçi olmayan beklentilerin, romantik
ilişkide doyumsuzluğa yol açma ihtimali olabilmektedir. Boşanma oranlarının
artmasının, bireylerin evlilik yaşamlarından doyum sağlayamamaları ile ilişkili
olduğu, bu doyumsuzluğun temelinde de gerçekçi olmayan beklentilerin yattığı bilinmektedir.
Evliliğe ilişkin yüksek beklentiler ilişkilerde mutsuzluğa yol açmaktadır. Bireylerin
evlilik kararı alma aşamasındayken evliliğe karşı tutumlarının, görüşlerinin ve
duygularının, ilişkiden sağlayacakları doyumda ve evlilik ilişkisinin başarılı
olmasında etkileri bulunmaktadır. Romantik ilişki, yakın
ilişkilerin bir çeşididir ve iki kişi arasında kurulan bağı, aşkı ifade etmektedir.
Romantik ilişkinin devamlılığını sağlayan en önemli faktörlerden biri ilişki
doyumudur. İlişki doyumu; romantik ilişkideki süreklilik, kalite ve uyum,
ilişki hakkında hissedilen olumlu duygular, ilişkide herhangi bir doyumsuzluk
hissinin olmayışı gibi tanımlarla açıklanmaktadır. Romantik ilişki içerisinde
partnerlerin birbirlerine gösterdikleri sevgiyle, karşılıklı olarak ihtiyaçların
karşılanmasıyla, olumlu ve olumsuz ilişki yaşantılarının paylaşılabilmesiyle
elde edilen psikolojik bir doyumdur. İlişki doyumunun yüksek olması ile
ilişkilerde herhangi bir sorun karşısında yapıcı tepkiler görülürken, ilişki
doyumunun azalması yıkıcı tepkilerin gösterilmesine neden olmaktadır. Bir
ilişkiden elde edilen doyum yüksekse ilişkide bağlılığın yüksek olduğu;
ilişkiden elde edilen doyum düşükse terk etme ve yok sayma düzeyinin arttığı bilinmektedir. Çiftlerin birbirlerine
karşı empatik yaklaşımlarının ilişki doyumunu arttırdığı ifade edilmektedir. Problem
çözme becerilerine sahip bireylerin ilişkilerinden daha çok doyum sağladığı
bilinmektedir. Depresif tutumlar ilişki doyumunu azaltmaktadır. Flört edenlere kıyasla
sözlü ve nişanlı bireylerin ilişkilerinden sağladıkları doyum daha yüksek olmaktadır.
Bu durumda nişanlılık ya da sözlü olma durumu partnerler arasındaki bağın daha
güçlü olduğuna işaret edebilmektedir. Temelde evliliğe ilişkin
tutumları etkileyen kavramlara bakıldığında ailevi tutumlardan, yaş, cinsiyet
ve ekonomik değişkenlerden, evlilik dışı birlikte yaşama, din ve eğitim
durumundan söz edilebilmektedir. Evlilik kurumuna dair yaşanmakta olan değişim
süreci bireylerin evlenmeye, aile kurmaya yönelik planlarını ve tutumlarını
etkilemektedir. Evliliğe bakış açısı, evliliğe ilişkin düşünceler ve görüşler
evliliğe ilişkin tutumlar olarak tanımlanabilmektedir. Evlilik tutumu,
bireylerin evlilikten beklentileri, evliliğe yükledikleri anlamlar ve
gelecekteki aile ilişkileri ile ilişkilidir. Evlilik öncesi alınan
kararlar insan hayatını tümüyle etkilemektedir. Bireylerin evlendikten sonra
uyum konusundaki beklentilerinin karşılanmaması, boşanmaya kadar gidebilmekte
ve yaşam doyumlarını etkileyebilmektedir. Bu durum, evlilik gerçekleşmeden önce
bireylerin evlilik tutumlarının anlaşılmasını önemli hale getirmektedir.
İlişkiye dair tutumlar ve beklentiler, ilişkinin sürdürülebilirliğini ve
ilişkiye dair alınacak kararları etkileyen önemli faktörler olarak sayılabilmektedir.
Evliliğe yönelik olumlu ve olumsuz tutumlar; ilişki doyumu, ilişkilere dair
inançlar, evlenme kararları ve ilişkide benimsenen davranış kalıpları gibi
sonraki davranışları etkileyebilmektedir. Olumlu tutumlar evlilik ve aile
yaşamına ilişkin olumlu inançları, olumsuz tutumlar ise evlilik ve aile
yaşamına ilişkin olumsuz inançları içermektedir. Bireylerin evlilik konusu
ile ilgili yerleşik olan olumlu ve olumsuz tutumları, ilişkiler konusundaki
inançları, ilişkilerindeki davranış şekilleri gibi unsurların bireylerin
evlilikle ilgili olan davranışlarını ve kararlarını etkilemektedir. Olumlu
evlilik tutumlarına sahip olma, bireylerin kişisel ilişkilerini sürdürme
çabalarını arttırmakta ve davranışlarını bu yönde şekillendirmektedir. Evliliğe
yönelik tutumların, eş seçimine yönelik tutumları da kapsadığı düşünülebilmektedir.
Yüksek beklentiler, gerçekçi olmayan inançlar ve geçmiş deneyimlerden çıkarılan
yanlış sonuçlar doğrultusunda oluşturulan tutumlar eş seçimi sürecine
yansıyabilmekte, bireyleri ‘‘ideal eş’’ arayışına yönlendirebilmektedir. Gerçekçi
olmayan inançlar ve yüksek beklentiler evlilik ilişkisindeki uyumu
azaltmaktadır. Cinsiyet farklılıkları
evliliğe dair tutumları etkilemektedir. Kadınların erkeklere göre evliliğe daha
gerçekçi baktıkları vurgulanmaktadır. Beklenti, gerçekleşmesi
beklenen, umulan şey olarak tanımlanabilmektedir Kişilerarası ilişkiler
karşılıklı beklentilere dayanmaktadır. Evlilik kurumunda da eşlerin
birbirlerinden beklentilerinin net olması dikkate değer bir durum olarak
görülebilmektedir. Bireyler partnerlerinden ebeveynlik, arkadaşlık, cinsellik,
samimiyet, eşitlik gibi birçok konuda beklentilere sahiplerdir. Evlilik
ilişkisinde, özellikle duygusal ihtiyaçları karşılanan bireyler, evliliği daha
anlamlı bulmakta ve sürdürmek istemektedirler. Bireylerin evlilik ilişkisinden
duygusal ve kişisel olarak tatmin olması beklenmektedir. Sonuç olarak,
çiftlerin beklentilerinin, evliliğin kalitesi ve süresi üzerinde etkisi olmaktadır. İlişkiye yönelik farklı
beklentilere sahip olan çiftler zamanla birbirlerinden uzaklaşmaya başlamaktadırlar.
İlişki ve beklentiler uyumsuz olduğunda, bireyler memnuniyetsiz
hissetmektedirler. Karşılanmayan beklentiler boşanma olasılığını ortaya
çıkarabilmektedir. Evliliğe ilişkin yüksek ve gerçekçi olmayan beklentilerin
karşılanması zor olmakta ve karşılanamadığı takdirde de ilişkide mutsuzluğa
sebep olmaktadır. Evliliğe ilişkin gerçekçi düşüncelere sahip olan çiftlerin
ise evliliklerinde karşılarına çıkan sorunlarla daha etkili bir şekilde baş
edebildikleri bilinmektedir. Bireyler, kendi aile
yaşantıları aracılığıyla iletişim kurma biçimlerini, bir olay karşındaki
davranışlarını, ilişkide olduğu kişilere yönelik beklentilerini şekillendirmektedirler.
Bireylerin evliliklerine ilişkin beklentilerinde ebeveynlerinin ilişki durumu
etkili olmaktadır. Olumsuz evlilik ilişkisi olan ebeveynlere sahip bireyler,
kendi evliliklerine dair olası hayal kırıklıklarını en aza indirmek için
beklentilerini düşürmektedirler. Anne babası bir arada olan bireyler olumlu
evlilik beklentilerine sahip olmaktadır. Anne babası ayrı olan bireyler olumsuz
evlilik beklentilerine sahip olmaktadır. Bu Süreçler için Öneriler Bireyin yaşadığı romantik
ilişkinin sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlayabilmesi adına; evliliğe
yönelik tutum ve beklentilerini bilmesi, bağlanma stilinin farkında olarak
istenmeyen etkilerinden kurtulması faydalı olabilmektedir. Evliliğe yönelik tutum ve
beklentiler ile ilgili farkındalık kazandırmak evlilik öncesi dönemde, evliliğe
dair doğru kararlar alınabilmesi açısından yararlı olabilmektedir. Evlilik öncesi dönemlerde
romantik ilişkide bulunan bireylerin ilişkilerinden ne kadar doyum
sağladıklarını bilmeleri ve ilişki doyumlarına etki eden değişkenleri
tanımaları, ilişkilerinin kalitesini etkilemesi açısından önemlidir. Çift ve aile psikolojik
danışmanları, danışanlarına ilişki doyumunun araştırmadaki bağımsız
değişkenlerden (evlilik beklentisi, kaçınmacı bağlanma) etkilenmesine bağlı
olarak uygun hizmeti verebilirler. Bireylerin ilişkilerinden
ne derece doyum sağladıklarını, ilişkilerinden sağladıkları doyumu yordayan
faktörlerin anlaşılabilmesini ve bu doyumun ilişkinin kalitesini ne derece
etkilediğini görmelerini amaçlayan bireysel psikolojik danışma hizmeti sunmaktadırlar. İlişki doyumunun
yordayıcıları hakkında ücretsiz seminer ve konferanslarla eğitici ve
bilgilendirici çalışmalara yer verilerek evlilik öncesi dönemlerdeki bireylerin
bilinçlenmelerine katkı sağlanabilmekte; sürdürülebilmekte, sağlıklı ve doyurucu
bir ilişki kurmalarına destek olunabilmektedir. KAYNAKÇA Alavi M., Alahdad R., Shafeq
S.M., 2014. Mate selection criteria among postgraduate students in Malaysia. Procedia-Social
and Behavioral Sciences. 116, pp. 5075- 5080. Amato, P. R., 2007.
Transformative processes in marriage: Some thoughts from a sociologist. Journal
of Marriage and Family. 69 (2), pp. 305-309. Eidelson, R.J., & Epstein,
N., 1982. Cognition and relationship maladjustment: Development of a measure of
dysfunctional relationship beliefs. Journal of Consulting and
Clinical Psychology. 50 (5), pp. 715-720. Grant, J., 2000. Women
managers and the gendered construction of personal relationships. Journal of
Family Issues. 21 (8), pp. 963-985. Hendrick, S. S., Hendrick, C.
& Adler, N. L., 1988. Romantic relationships: Love, satisfaction, and
staying together. Journal of Personality and Social Psychology. 54,
pp. 980-988. Krich, Dr.M.A., 2005. Aşkın
anatomisi. İstanbul: Say Yayınları. Park, S. S., & Rosén, L.
A., 2013. The marital scales: measurement of intent, attitudes, and aspects
regarding marital relationships. Journal of Divorce & Remarriage. 54
(4), pp. 295-312. Towler, A. J. &
Stuhlmacher, A.F., 2013. Attachment styles, relationship satisfaction and
well-being in working women. The Journal of Social Psychology. 153 (3),
pp. 279-298. Uzman
Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ” - 24/04/2023 |
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar. |
“ÇOCUĞUMUZDAN BOŞANIYORUZ” - 23/03/2023 |
Anne babası çatışma halinde olan çocukların, anne babalarından anlayış ve sabır gibi beklentileri olur. |
BABA UYARICI, ANNE İSE KORUYUCU MUDUR? - 16/03/2023 |
Geleneksel aile yapıları değişse de anneler hala babalara babalık rollerini teslim etmekte zorlanabiliyor. Erkekler tarafından bakacak olursak, birçok erkek babalıkla ilgili iyi tanımlanamamış bu role girmekte zorluk çekiyor. |
AKRAN ZORBALIĞI - 01/02/2023 |
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir. |
TERKEDİLME KORKUSU - 12/01/2023 |
Yeni bir ilişkiye başlama ihtimali olduğunda nasıl olsa bu da beni terk edecek diye düşünüp hiç başlamamayı tercih ediyor musunuz ya da tam tersi çok fazla ısrarcı oluyor musunuz? |
ÇOCUĞUMA EŞYALARINI VE ODASINI TOPLAMAYI NASIL ÖĞRETEBİLİRİM? - 03/01/2023 |
Birçok yetişkin, çocuklarının malının kıymetini bilmemesinden, dağınıklığından veya sorumsuzluğundan yakınmaktadır. |
ÇOCUK İLE YETİŞKİN - 21/12/2022 |
Çocuk ile yetişkinin arasındaki sorunların pek çoğu, çocukların olgunlaşmaları için onların zamana ihtiyaçları olduğunu dikkate almamaktan kaynaklanır. |
İNTERNET BAĞIMLILIĞI - 11/10/2022 |
İnternet kullanmanın farklı avantajlar sağlamasına ek olarak kontrolsüz kullanımın da psikolojik, fiziksel ve sosyal bakımdan bir takım negatif neticelere neden olduğu bilinmektedir. |
OKULA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLARI OKULA HAZIRLAMA - 09/09/2022 |
Çocuklara okulu evde sevdirmeye başlamak gerekmektedir. Okuldan bahsetmeyi doğru zamanda, doğru koşullarda, çocuğunuz sıkıldığında veya evin yetersiz olduğu zamanlarda yapın ki çocuğunuz okula heveslenebilsin. |
Devamı |